KAGİDER 8 Mart Tiyatro Etkinliği
Yaşadığı şiddetten, tacizden, tecavüzden utanan, korkusundan susan, derdini söyleyemeyen ya da zorunlu olarak boyun eğen kadınların ve çocukların sesi olmak istedik... Bir gün bitsin diye bu tacizler tecavüzler şiddetler cinayetler, nefesimiz yettiğince anlatalım istedik…
‘’Hikâyelerimiz’’ üç öykü ve bir baladdan oluşuyor.
Ayfer Tunç’un Fehime adlı öyküsünde hiç dur durak bilmeyen bir çocuk, tek nefeste anlatıyor. Yaşananları o çocuk gözüyle bir şelale gibi akıtarak anlatırken seyirci de âdeta nefessiz kalıyor. Fehime, acı bir pedofili öyküsü...
İkinci öykü, gerçek hayattan yola çıkılarak kurgulanmış olan Gülfer’in, bir çocuk gelinin öyküsü. O adım adım büyürken, izleyici de Gülfer’in acılarının büyümesine tanıklık ediyor.
Üçüncü öykü, Duygu Asena’nın yazdığı Nur’un öyküsü. Şiddetin bin bir yüzünden bir diğerinin de ‘aşk’ adı altında nasıl yaşandığına tanıklık ediyor seyirci. Hiç beklenmedik bir kişiden, beklenmedik bir anda gelen şiddetin, insanı nasıl yok oluşa doğru sürüklediğini görüyoruz.
Hikâyelerimiz, Süreyya Karacabey’in “Kadın Savaşı Baladı” ile noktalanıyor: ‘’İçimizden kırılgan düşlerin geçtiği masallarınız bitti, çiçekli böcekli bir elişi kitabına boyadığınız ya da kırık bir iğneyle kelebek gibi bir fon perdesine iliştirdiğiniz ömrümüz, cehennem kaçkını bir ruhla birleşip öldü ve yeniden dirildi ve acı çektirdiğiniz bütün kız kardeşlerimiz için hesap sormak için döndü.’’